Dijital göçebe; konumlarından bağımsız olarak işlerini yapmak için teknolojiyi kullanan, göçebe bir yaşam tarzı benimseyen kimsedir. Çoğunlukla freelancer, bir diğer deyişle serbest çalışan olup, tamamen uzaktan çalışma modelini destekleyen şirketlerin çalışanı olarak da yer alır. Hollanda’nın bir teknoloji ülkesi olması, girişim ekosisteminin gelişmiş olması, yaşamak ve çalışmak için kolaylıklar sağlaması, digital göçebe vizesi sunması gibi pek çok nedenden dolayı Hollanda dijital göçebeler tarafından tercih edilir.
Takvimler 1997’yi gösterirken Tsugio Makimoto ve David Manners tarafından kaleme alınan bir kitapta, çalışanlara her yerden çalışma olanağı sağlayacak güçlü bir iletişim cihazının icadından söz ediliyordu. Kitabın ismi, bugün dizüstü bilgisayarlarıyla her yerden çalışabilenleri tanımlayan bir kavrama dönüştü: Dijital göçebe. Bu yazımızda, hayatını dijital göçebe olarak sürdürmek isteyenler için Hollanda’nın sunduğu avantajlara odaklanıyoruz.
Bundan on yıllar önce çalışmanın yegane mekanı ofislerdi. Bilgisayarlar sabit, ofis malzemeleri kısıtlı, internet çoğu zaman yalnızca ofiste erişilebilen bir şeydi. Çalışmak denince akla yalnızca ofisler gelirdi. Sonra iş süreçleri değişmeye başladı, çalışanlarda aranan beceriler başkalaştı. 21. yüzyıla girdiğimizde çalışmanın yeni bir formu ortaya çıkmaya başladı. Çalışanlar, halihazırda yaşamlarını sürdürdükleri işlerini diledikleri yerden yapabileceklerini keşfetti. İnternetin erişim alanı arttı, internet önce evlere, sonra kamusal alanlara, sonra da mobil cihazlar aracılığıyla ceplerimize taşındı. Elbette teknoloji ekipmanları da değişti, hantal masaüstü bilgisayarlar yerine yanımızda taşıyabileceğimiz, katlanabilen dizüstü bilgisayarlara sahip olduk. Dizüstü bilgisayarların formları yıllar geçtikçe inceldi ve taşımak daha da kolaylaştı. Sonra hayatımıza tabletler girdi. Süreci biraz hızlandırırsak, Mart 2020’ye geldik ve çalışma hayatının bu küresel gelişmeden sonra eskisi gibi olmayacağını fark etmemiz çok da zaman almadı. İnternet ve bilgisayar aracılığıyla yürütülebilen tüm işler uzak konumlardan yönetilmeye başlandı. Ve şüphesiz, pandemi, dijital göçebe kavramının yeniden popülerlik kazandığı ve birçok çalışanın aklına düştüğü bir dönemin başlangıcı oldu.
Bu yazımızda, çalışanlara işlerini diledikleri yerden yürütme fırsatı veren bir yaşam biçimini konu ediyoruz. Dijital göçebeliğin tanımına, dijital göçebeliğin avantajlarına ve Hollanda’nın dijital göçebeler için ne gibi olanaklar sunduğuna değiniyoruz. Dijital göçebeliğin yalnızca aklına eseni yapan, maceracı ruhların sahiplendiği aykırı bir yaşam tarzı olmadığına, herkesin belirli dönemlerde bu yaklaşımı uygulayabileceğine dikkat çekiyoruz.
Dijital göçebe nedir?
İngilizcede “digital nomad” olarak tanımlanan “dijital göçebeler”, konumlarından bağımsız olarak işlerini yapmak için teknolojiyi kullanan, göçebe bir yaşam tarzı benimseyen kimselerdir. Dijital göçebeler, bir şirketin genel merkezinde veya ofisinde fiziksel olarak bulunmak yerine uzaktan çalışırlar. Bugün dijital göçebe yaşam tarzı, sesli ve videolu görüşmelere, anlık mesajlaşmalara, e-posta haberleşmelerine ve buluttaki üretkenlik araçlarında beraber çalışmaya olanak tanıyan teknolojilerle daha büyük kitleler tarafından benimseniyor. Bir örnekle açıklamak gerekirse bir dijital göçebe birkaç ayını Endonezya’ya bağlı bir ada olan Bali’de geçirip, oradan Roma'ya seyahat edebiliyor. Roma'yı deneyimledikten sonra Hollanda'ya geçen bir dijital göçebe, işlerinden ödün vermeden Hollanda'da gezilmesi gereken yerleri de gezerek hayatına bir gezgin gibi devam edebiliyor. Dijital göçebeler, dijitalliklerini gittikleri her yere bilgisayar, akıllı telefon ve internet ekipmanlarını götürmesiyle kazanıyor. Bu donanımlar, dijital göçebelere bir sahil kıyısında, bir kahve dükkanında veya bir şehir meydanında, internetin olduğu her ortamda çalışabilme olanağı sağlıyor.
Dijital göçebelerin özellikleri
Analog dünyada doğan, teknolojik kültürle sonradan karşılaşan ve ona ayak uydurmaya çalışan nesli ifade eden “dijital göçmen”lerle sıklıkla karıştırılan “dijital göçebe” teriminin ilk olarak, 1997 yılında Tsugio Makimoto ve David Manners tarafından kaleme alınan aynı isimli kitapta kullanıldığı biliniyor. Bu kitapta, çalışanlara işlerini her yerden yürütme olanağı sunan güçlü bir iletişim cihazından söz ediliyor. Çoğunlukla daha genç olan ve bilgi ekonomisi olarak adlandırılan iş alanında çalışanlar kendilerini dijital göçebe olarak tanımlamaya daha yatkın oluyor. Pazarlama, tasarım, BT, editoryal işler, medya, yazılım ve danışmanlık gibi sektörler, bilgi ekonomisi başlığının altında konumlanıyor. Dijital göçebeler çoğunlukla freelancer, bir diğer deyişle serbest çalışanlar olsa da, tamamen uzaktan çalışma modelini destekleyen şirketlerin çalışanları da hayatlarının bir bölümünü dijital göçebe olarak sürdürebiliyor. Dijital göçebeliğe ilişkin derlenen verilere göz atıldığında, aşağıdaki maddeler dikkat çekiyor:
- 2021 rakamlarına göre dünya çapında 35 milyonu aşkın kişi kendisini “dijital göçebe” olarak tanımlıyor.
- ABD’deki dijital göçebelerin sayısının son birkaç yılda iki kattan fazla arttığı ve 2021’de 11 milyonu aştığı tahmin ediliyor.
- Dijital göçebelerin ortalama yaşı 32 olarak kaydediliyor.
- 10 dijital göçebeden 7’si haftada 40 saat veya daha az çalışıyor.
- Dijital göçebeler, ortalama 6 ayda bir farklı bir bölgeye seyahat ediyor.
- Her 2 dijital göçebeden biri, en büyük zorluğun güvenli bir WiFi ağı olduğunu söylüyor.
Küresel çapta bir trend olan dijital göçebelik, güçlü bir topluluk da oluşturuyor. Dijital göçebeliği benimseyenlerin deneyimlerini paylaştıkları internet sitelerine, bloglara, forumlara rastlanabiliyor.
Dijital göçebeler Hollanda’yı neden tercih ediyor?
Avrupa Birliği’nin en saygın ülkelerinden biri olan Hollanda, dönem dönem dijital göçebeler için de uğrak noktalardan birine dönüşüyor. Zira Hollanda, Avrupa’nın en gelişmiş ülkelerinden biri olarak konumlanıyor ve dünya üzerindeki en yüksek refaha ve yaşam standartlarına sahip ülkelerden oluşuyla dikkat çekiyor. Hollanda’nın dijital göçebeler için tercih edilme sebepleri, aşağıdaki başlıklara özetlenebiliyor:
1. Hollanda bir teknoloji ülkesidir.
Dijital göçebelerin çoğunlukla bilgi ekonomisi çalışanları olduğundan ve işlerini sürdürebilmeleri için teknoloji altyapısına ihtiyaç duyduğundan söz etmiştik. Speedtest'in Temmuz 2022 verilerine göre Hollanda, mobil internet hızı bakımından küresel çapta 6. sırada konumlanıyor. Sabit geniş bant bağlantı hızı konusunda saniyede 110 megabayta ulaşan Hollanda, yerini 7 puan geliştirerek 18. sırada konumlanmayı başarıyor. Ülkenin %98’lik geniş bant ve %99 4G kapsama alanı, Hollanda’yı dijital altyapısıyla bilgi ekonomisi çalışanları için vazgeçilmez bir yer haline getiriyor. IMD’nin 2019 Dünya Dijital Rekabet Edebilirlik Sıralaması’nda Hollanda, BT entegrasyonu açısından dünyada üçüncü, dijital rekabete gücü açısından altıncı sırada yer alıyor.
2. Hollanda gezginler için zengin bir doğal ve kültürel atmosfer sunar.
Amsterdam gibi bir kültür kentine, Rotterdam gibi mimarinin ve sanatın iç içe geçtiği bir merkeze, Utrecht gibi yaşam kalitesi yüksek bir şehre ev sahipliği yapan Hollanda'nın her köşesi, tarihten ve kültürden köklenen izlerle dikkat çekiyor. Doğal parkları, şehirleri bölen kanalları, bisiklet dostu yolları, tarım ülkesi olduğun hissedildiği bölgelerin yanı sıra Hollanda, Rijksmuseum, Van Gogh Müzesi, Anne Frank House, The Royal Palace gibi tarihsel simgeleriyle de gezginler için eşsiz bir deneyim sunuyor.
3. Hollanda girişim ekosistemi ve yaratıcı endüstrisi gelişmiştir.
Örneğin Amsterdam, nüfusuyla Londra ve Paris’ten daha küçük bir şehir gibi görünse de girişim ekosisteminin büyüklüğü, ülkeyi Avrupa’nın girişim merkezlerinden biri haline getiriyor. Dealroom’a göre 2010 ila 2021’in ilk çeyrekleri arasında Amsterdam bölgesinde yaratılan teknoloji şirketlerinin kurumsal değerinin 10 milyar dolardan 100 milyar dolara çıkarak, ekosistemi Avrupa’nın en hızlı büyüyenlerinden birine dönüştürdüğü biliniyor. Dinamik ve topluluk odaklı bir ortam sunan Hollanda, çok sayıda startup hızlandırıcısına da ev sahipliği yapıyor. Diğer yandan Vermeer, Rembrandt, Mondrian ve Escher gibi ünlü sanatçıların üretim merkezi olmuş Hollanda, yaratıcı endüstri için de güçlü bir zemin sunuyor. Hollanda, dünyadaki hemen hemen tüm diğer ülkelerden daha fazla yaratıcı çıktı üretiyor. Ticaret, istihdam ve markalar açısından küresel çapta ilk 10’da yer alan yaratıcı endüstrisiyle Hollanda, reklamcılığın dünya çapında bir emsali oluyor.
4. Hollanda iklimi zorlayıcı değildir.
Hollanda küçük bir ülke olduğu için, farklı şehirlerde iklim koşulları da pek değişmiyor. Sularla çevrili olan Hollanda, yüksek sıcaklıklar veya dondurucu soğuklar yaşamıyor. Yazlar görece serin ve ferahlatıcı geçerken, kış aylarında çok yorucu olmayan yağmurlara, sise ve kar yağışlarına tanık olunabiliyor. Yine de ülkedeki kar miktarı, kuzeydeki komşularına benzemiyor. Bu da Hollanda’yı dijital göçebeler için her mevsim ziyaret edilebilecek bir ülke haline getiriyor.
5. Hollanda’da konaklamak ve çalışmak için çok sayıda seçenek vardır.
Başta Amsterdam olmak üzere Utrecht, Rotterdam ya da Eindhoven gibi birçok Hollanda şehrinde, herhangi bir Avrupa ülkesinde olduğu gibi kafe kültürü yaygın olarak benimseniyor. Üçüncü dalga kahve dükkanlarına her adım başında rastlanan şehirler, saygılı hizmet anlayışıyla çalışanların ihtiyaçlarına yanıt verebiliyor. Hollanda’nın birçok şehrinde temel işkolunu bilgi ekonomisi oluşturduğundan, herhangi bir kafede MacBook’ları açık pek çok çalışana rastlamak mümkün oluyor. Kafelerin yanı sıra Hollanda’nın her şehrinde WeWork gibi ortak çalışma alanları da konumlanıyor. Aylık üyelik modeliyle kullanılabilen ortak çalışma alanları, dijital göçebelerin ihtiyaç duyduğu internet, kahve, çıktı faaliyetleriyle hizmet veriyor. Konaklama açısından düşünüldüğünde ise Hollanda, güçlü bir Airbnb ağının yanı sıra hostel, otel ve kiralık odaların kolaylıkla bulunabileceği ülkeler arasında yer alıyor. Hosteller, yetişkin yurtları ve konaklama alanları içinde StayOkay, ClinkNOORD, CocoMama gibi yerel markalar öne çıkıyor.
6. Hollanda Avrupa’nın merkezi bir konumunda yer alır.
Dijital göçebeler, gittikleri yerlerde çoğunlukla yerleşik olmuyor. Bu sebepten, ortalama 6 ayda bir yer değiştiren dijital göçebeler için farklı lokasyonlara göç edebilmek de önemli bir tercih sebebi oluyor. Eindhoven, Rotterdam, Maastricht, Groningen, Schiphol gibi çoğunlukla şehir merkezlerine yakın çok sayıda havalimanına ev sahipliği yapan Hollanda, demiryolu ve karayolu açısından da zengin bir ulaşım ağı sunuyor. Almanya, Birleşik Krallık, Fransa gibi ülkelere bir günden daha az sürede ulaşılabilen bir mesafede konumlanan Hollanda, dijital göçebelere gün içinde ülke değiştirme olanağı sunuyor.
7. Hollanda’da yaşama maliyeti yönetilebilir bir düzeydedir.
Hollanda’da yaşama maliyetleri düzenli geliri olmayan dijital göçebeler için zorlayıcı olabilse de herhangi bir Avrupa şehrinden aşağı kalmıyor. Küçük bir ülke olsa da dijital göçebe fikrini benimseyen, bilgi ekonomisinden çok sayıda çalışana ev sahipliği yapan Hollanda, farklı gelir tiplerine göre konaklama ve çalışma seçenekleri sunuyor. Öte yandan Hollanda’da dijital göçebe olarak çalışanlar, dünyanın her yerinden müşteri edinebiliyor ve kendi hizmet ücretlerini, kendileri belirleyebiliyor.
8. Hollanda’da dijital göçebeler, uzun süreli kalış vizesinden yararlanabilir.
Hollanda’da doğrudan dijital göçebeler için tahsis edilmiş bir vize olmasa da, dijital göçebeler uzun süreli kalış veya MVV (geçici kalış izni) olarak tanınan vizenin olanaklarından yararlanabiliyor. Serbest meslek oturma izni olarak da bilinen bu vize, dijital göçebelerin Hollanda’ya girmelerine ve orada bir expat (yabancı bir ülkede yaşayan kişi) olarak oturmalarına izin veriyor. Avrupa Birliği ülkelerinin yanı sıra Türkiye, İsviçre veya Japonya gibi ülkelerden dijital göçebeler de bu vizeden kolayca yararlanabiliyor. Bu vize kişilerin deneyimine, eğitim geçmişlerine, girişimcilik faaliyetlerine, sundukları ürün veya hizmete ve Hollanda’ya sağladıkları katma değere göre yapılan değerlendirmeler sonucunda veriliyor.
Dijital göçebeliğe Hollanda merkezli şirketinizle başlayın
Freelance çalışanlar için ödeme süreçlerini kolaylaştıran ve şirket kurma zorunluluğunu ortadan kaldıran servisler mevcut. Yine de işleri büyüyen, bir çalışana iş vermek durumunda kalan dijital göçebeler için şirket kurmak mecburi hale gelebiliyor. Olmadık Ofis; Amsterdam, Rotterdam, Eindhoven ve Utrecht’teki lokasyonlarıyla Hollanda’da 10 gün içinde anahtar teslim şirket kurma faaliyeti yürütüyor. Olmadık Ofis, dijital göçebeliği uzun bir süre bir yaşam tarzı olarak benimsemek, işlerini bu yolla büyütmek ve serbest çalışmak isteyenler için Hollanda’nın vergi avantajlarından yararlanma fırsatı da veriyor. Dijital göçebe olmayı tercih edenler, ayrıntılarından şu yazıda bahsettiğimiz Hollanda’da şirket kurmanın avantajlarından yararlanmak için Olmadık Ofis’in şirket başına 3.750 EUR’dan sunduğu yasal şirket kurma ve resmi iş adresi gösterme hizmetini kullanabiliyor.
Olmadık Ofis, Hollanda’da şirket kurmak isteyen dijital göçebeler için Hollanda’da şirket nasıl kurulur? başlıklı yazımızda anlatılan tüm aşamaları 10 gün içinde tamamlıyor. Bu sayede dijital göçebeler, Hollanda’da yasal olarak yerleşik şirketleri üzerinden dünyanın her yerindeki müşterilerine hizmet verebiliyor. Bir dijital göçebe olarak neden Hollanda’da şirket kurmanız gerektiğine ve bu süreci nasıl tamamlayabileceğinize dair ayrıntıları öğrenmek isterseniz, bizimle form üzerinden iletişime geçebilirsiniz.